21 Ağustos 2012 Salı

Bünyamin.

hüzünlenemiyor insan modern kapıların ardında
bana bir kez doğru olunsa, o tafrayı alıp göğsüme bastırmak isterim
yabani otları yolarak ve nasihatler vererek Bünyamin'e
Bünyamin, seninle konuşmak için hep eğilmemiz gerekiyor ya
dipte ve yal
an ve boş bir hayatın en ve tek güzel yanısın sen.
bir kerecik daha öpseydim o ulu ağzından
diyecektim ki; "saçlarından geçirmek bir tarağı; aşktır."
bodrum katı hayali; balkon,
bulutlara yakın olanların hayali ise balkonda fiyakalı bir ölümdür.
bir çıkacaksın, fırlayacaksın bozuk bir musluktan fışkıran bir su tanesi gibi
gideceksin ey kırmızı düşüm, turuncu sıcağım, yeşil göğüm!
gidip ikincilere kedi, kedilere anne, annelere düş, düşlere süs olabilirsin
yalnızca fincanı ısıtır, ardından taşıp sahibinin elini yakabilirsin.
Uzakları daha uzak, olmazları imkansız edebilirsin
sen Bünyamin güzel ne varsa çirkin edebilir,
dahil olduğun hayatlarda kendini hariç tutabilirsin.

tüm bu vurdumduymazlıklarda yüzyıllardır konumuz: "olimbera, evîn."
kürtçe, türkçe, lazca ve çerkezce ağlasam ve defalarca boşalsa da yaşlar gözlerimden
hani diyorum ki ölünse uğruna bu aşkta
bu aşk kalbimdeki kırık, hayalimdeki enkaz, avucumdaki nasır ve
izi sonsuzluk getiren bir yaradır.
bu kadar olmazlar içinde Bünyamin'e notlar;
ey açılmayan kapım, çalmayan telefonum, sorulmayan hatrım,
susuz çiçeklere özenip soldurmaya gayret ettiğin pencere önü saksı çiçeklerimin mahzunluğu
ve her dilde yok oluş, binbir emekle büyütülmüş evlatlar hayırsızlığında
oysa ne iyi niyetler biçilmiş ne de tersi fenalıklar reva görülmüştür bu yaşanmış veya yaşanmamışlıklara.
körler gibi, ızdırap verici haller gibi ve umrunda olmadığımız insanları umursamaktan yorgun ben veya biz
başka ağızlarda daireler çizen dillerden sevildiğimizi duymayı bekleyerek geçirdiğimiz koca bir ömürde hiçbir yere varamayışımıza tek sebep bu değersizlikleri kovalamamızdır.

oysa biraz kötü olunabilir, biraz can yakılabilirdi.
düşlere babalık etmekten geliyorsun anladım.
kırılmış düşlere babalık etmekten.

bu da Bünyamin'e vedadır.

esra demirci

8 Ağustos 2012 Çarşamba

Konumuz: "Zelda'ya özlem"

güzel balkonlarda peydah edilir,
tüm güzel ölümler.

esra demirci

fuck the system bey abiler.






serçe parmağımda ölümünü gördüğün karınca;
burada seni öldürmeyişimde bulduğun mutluluk 
ve bitmiş sandığın katliamın müjdesi ile döneceksin yuvana
burada ölen yalnızca tahammül ve aciz insanlık artıkları
bunları bilmiyorsun ve ben karşında derin devlet tarafından ezilmiş büyük karıncayım.
onların serçe parmağında ölümümü gördüğüm ve buna rağmen beni öldürmedikleri veya bunu erteledikleri için
senin gibi müjdelerle döndüm yuvama
üçer beşer doluştuk aynı sizler gibi.
sizleri yalnızca şekerimize ortak oluyorsunuz diye yok ediyoruz, edeceğiz de.
işte bu güç döngüsü içerisinde sıra biz büyük karıncaların katlinde.
varoluştan beridir gelen eksik adalet ile siz de öldünüz, biz de, kalplerimiz de.

esra demirci



7 Ağustos 2012 Salı

hayalimin adı: Mavi.

durgun bir denize benzer yüzün
ayrılık vaktinde sen 
öylece karşımda 
ve ölüyorken ben 
işte o kadar kıpırtısız
o kadar mavi
o kadar.

esra demirci

Yeditepe İstanbul-Ali'ye mektup.

taze güllerle bezenmiş kalbi/kalbi diyorum olsa olsa yokluğu denktir ölüme. bir filmde görmüştüm Ali vardı, Ali adıydı. Sessizlik ona o sessizliğe yakışırdı. Bir zamanlar inanmış bir nedene, niçine. Ne vakit izlesem bir şeyler anlatmak ister gibi sıyrılırdı ekrandan ve sıyırırdı kuralları ne ala. Demir parmaklıkları aralayıp vatanı sevmişliği, zaman zaman toprakla sevişmişliği vardır ki sorma./Sorma , cevaplar hep yasaklı.

ey benim güzel pencerem. beklemekle eskittim ben seni tıpkı Ali gibi, kendim gibi.

kimse bizi hatırlamayacak 
-ne dersin sebepsiz ölsek mesela
kimse bizi hatırlamayacak
-ne dersin sebepsiz ölsek ve anımsanmasak mesela.

esra demirci

kırmızı dünya, mor düğme ve çetrefilli yol.

Ortodoks bir musevi adamım kendini bilmez
Tanrım bak, Tanrım anla ve Tanrım anlat
ağzımın üstünde bir yumruk, bir plak, bir şişe şarap, ışıklar falan
bütün dini, dini bütün bir yosmalıktır ılımlı olabilmek

Bana öğütebileceğim cümleler ver, kelimeler
Yığınla baygın, yığınla değişmeyenin değişim olduğu gerçekliği
ve aynılığımız hatta bazan bayalığımız

İşte diyorum şurası cami de olabilir müze de
İşte diyorum şu adam adam da olabilir veya yalnızca erkek de
hatta çocuklar, mor sümbüller, papatyalar
anneler, babalar vesaire örnekler ne çok.

'Sapanla vurulan kuşlar zalim insanın kendi soyu kırıldığında lanetlediği terörüdür.'
bil bu dünyada kürt, çerkez, laz, insan, hayvan, ölü ve ölgün
yüzler ve suretler var
ben geçen gece birinin ağzından öpmeyi çok istedim de
öpseydim iyi olurdu her şey, ayasofya, ağlayan anneler ve vurulan kuşlar.
ama iyi olmana hatta gülümsemene izin vermez hükümet.

bana, sana, kendime ve sana hatta herkese söylerim
söyleyeceğim de;
'aşk; iki kişinin birbirini önemseme sanatıdır./ve aşıklar sanatçıdır.'

esra demirci

.

bir gün ben bu şehrin sade bir balkonundan düşeceğim/
beni an
beni anla.

esra demirci